Haber

İTÜ’deki deprem kararnamesini eleştiren daire başkanı görevden alındı

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, 6 Şubat’ta Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve 6 Şubat’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgenin yeniden yapılanmasına ilişkin 24 Şubat’ta yayınladı. 11 ilde yıkım 28 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ilişkin ortak açıklamanın ardından bugün Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda yirmibeşoğlu’nun dekanlık tarafından görevden alındığı öğrenildi ve açıklama hakkında soruşturma başlatıldı.

İlan, yayınlanmasından 3 gün sonra bölümün internet sitesinden kaldırılırken, Şehir ve Bölge Planlama Dairesi, yirmibeşoğlu’nun görevden alındığını doğruladı ve soruşturma başlatıldı. Bakanlık, soruşturmanın gerekçesi hakkında bilgi vermedi.

Bildiriye imza atan Doç. Dr. Kerem Yavuz Arslanlı da sosyal medya hesabından konuyla ilgili paylaşımda bulunarak, “Bölüm başkanımız hakkında soruşturma açılmış ve bu açıklamayı yaptığı için görevden alınmıştır.”

Akademisyenler ve öğrenciler de Arslanlı’nın paylaşımına atıfta bulunarak karara tepki gösterdi:

ÖĞRENCİLERDEN DESTEK ÇAĞRISI: 6 NİSAN’DA TAŞKIŞLA’YA DAVETLİYİZ

Yirmibeşoğlu’nun ihraç edilmesine tepki gösteren öğrenciler, 6 Nisan Perşembe günü Taşkışla Fakültesi’nde buluşmak üzere davette bulundu. Öğrencilerin davette, “İTÜ yönetiminin akademisine ve akademisyenlerine karşı tavrını çok iyi biliyoruz. İTÜ’nün tüm bileşenlerini 6 Nisan Perşembe günü saat 20.00’de Taşkışla fakültesinde bir araya gelmeye davet ediyoruz” denildi. 12.30, öğretmenlerimizin yanında olduğumuzu ve onları bu mücadelede asla yalnız bırakmayacağımızı göstermek için.” .

Tam Kağıt

İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyeleri ve Yardımcılarından 23 Şubat 2023 Tarih ve 126 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Hakkında Ortak Açıklama

23 Şubat 2023 tarih ve 126 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında İskan ve Yapım Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”nin ülkemizdeki yerleşim ve kentleşmenin geleceğine ilişkin endişe verici sonuçlar ortaya koyacağı yönündeki görüşümüzü kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Deprem sonucu ortaya çıkan konut ihtiyacının kısa sürede karşılanması amacını taşıyan bu kararname, Türkiye’de köklü bir geçmişe sahip olan Şehir ve Bölge Planlama bilim alanı ve mesleğinin bilgi birikimini yok sayarak, orta ve uzun vadede büyük sorunlara yol açabilecek kalite. Bu kararnamede yer alan hususlara ilişkin görüşlerimiz aşağıdaki gibidir;

25.02.1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu ve 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkralarında belirtildiği üzere, daha önce madenciliğe devredilen alanlar, Bu alanların iki katından az olmamak üzere hazine taşınmazının orman tesis etmek üzere Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edildiği belirtilmektedir. Kısa sürede tahsisi mümkün hale gelen bu alanlara mülkiyet haklarının devrinde belirsizlikler yaratılmıştır. Bu kararnameye göre, hızlı tahsis uygulaması ile düzenlenecek yerleşim ve yapılaşmanın kamu hak ve kaynaklarının geri dönülmez biçimde kaybına neden olacağı öngörülmüştür. Ancak orman ve mera alanlarında kurulması önerilebilecek yeni yerleşim alanları için gerekli nitelik değişikliği yetkisinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilmesinin ekosistem bütünlüğü açısından sorunlara yol açabileceği öngörülmektedir. Orman alanlarının kaybının yanı sıra bölgenin tarımsal varlıklarında değerli kayıplara yol açabileceği ve yeni ekolojik ve ekonomik risklere yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
2. Unsurun 4. Fıkrasında ‘plan ve imar uygulamalarının Bakanlıkça onaylanması beklenmeksizin meskun mahallerde ve mevcut kentsel alanlarda uygulama yapılabilir’ ibaresi yer almaktadır. Bu paragraf aşağıdaki nedenlerle şehir ve bölge planlama bilimini, evrensel ilkeleri ve ulusal mevzuatı göz ardı etmektedir;

Planlama sadece jeolojik ve zemin etütlerine dayalı olarak yapılamaz.
Şehirler sadece evler değildir; yaşayan ve üreten toplumsal ilişkiler bütünü olduğu gerçeğiyle; planlama, tüm doğal yapı elemanları (toprak yapısı/verim, iklim ve meteorolojik özellikler, eğim, sulak alanlar, doğal kaynaklar vb.), sosyo-ekonomik yapı (demografik yapı, istihdam, sektörel yapı, kültürel yapı vb.) ve yapılı çevre (arazi kullanımı, tarihi kentsel doku, korunan alanlar, altyapı, ulaşım ağları vb.) unsurları, kısa-orta-uzun vadeli çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik politikaları içerecek şekilde bütüncül bir risk değerlendirmesi yapılarak bir arada değerlendirilmekte ve tüm mekansal stratejiler ve bahsi geçen bahislerin uzmanlarından oluşmaktadır. disiplinli bir şekilde yürütülür. Aynı zamanda planlama, tüm taraflar için belirsizliği azaltan, diyalog ve uzlaşma ilkelerine uyum sağlayan bir mekanizmadır. Ancak ilgili kararda, planlamanın uygunluk yetkisi yok sayılarak, planlamanın doğası gereği olması gereken süreçler zaman kaybı olarak değerlendirilerek devre dışı bırakılmıştır. Böyle bir yaklaşımın belirsizlikleri ve riskleri artıracağı dikkate alınmalıdır.

Askıya alma, ilan ve itiraz süreçlerinin işletilmemesi, planlamanın katılım ilkesine alışık değildir ve hak arama imkanlarını dışlar.

Planlama, vatandaşların, sivil toplumun, yerel yönetimlerin, meslek odalarının, üniversitelerin ve ilgili diğer tüm paydaşların kararlara ve sürecin başından sonuna kadar katılımını sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Planlama disiplini, bu süreçleri adil ve fikir birliğine dayalı olarak yürütmek için gerekli araçlara sahiptir. İlan ve itiraz işlemlerinin iptali, 3194 sayılı İmar Kanunu ile güvence altına alınan ve vatandaşın planlama sürecine tek müdahale hakkının olduğu kararı geçersiz kılmakta ve tamamen ortadan kalktığı için planlamanın tarafları açısından belirsizliği artırmaktadır. planlamanın katılım unsuruyla çelişir. Ayrıca askıya alma, ilan ve itiraz süreçlerinin yürütülmemesi, planlama sürecinin doğruluk yönetimi için gerekli olan denetim sürecini de devre dışı bırakmaktadır.

Böylesine geniş bir alanda süreksiz ve kalıcı konutlar için yeni yerleşim alanlarının sağlıklı bir şekilde oluşturulması planlama, yönetim ve organizasyon ile mümkündür. Bu süreçte planlama yaklaşımı geliştirilirken mülkiyet sorunlarının analizi de eş zamanlı olarak ele alınmalıdır. Mülkiyet aşaması ve kamulaştırma bir planlama aracıdır, ancak planlama süreçleri dikkate alınmadan yapılan hızlı tahsisler, 1982 Anayasası ile korunan mülkiyet hakkıyla çelişebileceğinden büyük bir maliyet getirecektir. Ayrıca yeni planlanan yerlerde vatandaşların bugüne kadar edindiği taşınmazların konum, değer ve büyüklüklerinde sıkıntı yaşanması olasıdır. Konut ve işyerleri bahsedildiği gibi planlansa bile bu kullanımların ve bağlantılı kentsel donatıların dağılımı sosyal ve mekansal adalet açısından hassas bir öneme sahiptir.

2 nci maddenin 5 inci fıkrasında yer alan farklı kanunlar kapsamında kiraya verilen mesire yerleri, orman parkları ve taşınmazlar için kira sözleşmelerinin feshine yol açan ibare, hangi kullanımların düzenleneceği hususunu kanunda bırakmıştır. bu bölgeler. Bu alanların yapılaşmaya açılması yerine tam tersine korunması esastır. Halihazırda madencilik, enerji, turizm vb. faaliyetler nedeniyle yok olan ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan doğal alanlarımız yeniden doğaya kazandırılması gereken bir dönemden geçerken, bu tür alanlarda hızlı tahsis yapılarak yapılaşmanın teşvik edilmesi de büyük fayda sağlayacaktır. yeni ekolojik ve afet risklerine neden olur.

Söz konusu kararın bu kapsamda gözden geçirilmesini, geleceğin kentsel yerleşimlerinin adil ve sorgulanabilir, kamu yararı öncelikli olarak yapılandırılması konusunun kentsel ve bölgesel kalkınma çalışmaları kapsamında hassasiyetle ele alınmasını rica ederiz. Burada bahsettiğimiz planlama unsurları.

Şehir ve Bölge Planlama disiplininin kozmik ilkeleri ve ulusal mevzuatımız dikkate alınarak; İlköğretim kademesinde sürdürülecek bir çalışma olarak vatandaşlarımızın sağlam, sağlıklı, inançlı fakat kesintili barınma alanlarına yerleştirilmesi gerekmektedir.

Bundan sonraki aşamalarda, yeni konaklama alanlarının düzenlenmesi ve depremden etkilenen yerleşim yerlerinin yeniden planlanması çalışmaları, vatandaşların, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının katılabileceği bir süreçte bilimsel esaslara dayalı olarak yürütülmelidir. katkıda bulunmak ve katkıda bulunmak.

Yeni yerleşim planlamalarının sadece konut üretimine indirgendiği bir durumda kimlik, aidiyet ve hafızayı hiçe sayma riskine karşı yaklaşımlar geliştirilmelidir. Herhangi bir planlama müdahalesinin, yerin anlamını ve topluluğun yerle bağlantısını savunma amacına sahip olması değerlidir. Bu bakımdan bölgedeki kültürel mirasın korunmasını ve devamlılığını sağlayacak politikalar da farklı düşünülmemelidir.

Tüm planlama çalışmaları ve uygulamalarında afet riskinin azaltılması ve gelecekteki afetlere hazırlık ön planda tutulmalıdır.

Kentler tarihi, sosyo-ekonomik ve doğal yapıları ile yaşayan ve üreten toplumsal çıkarlar bütünüdür. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan ve kültürel çeşitliliği, kimliği ve toplumsal hafızası ile günümüzde en eşsiz kültürel peyzajlardan biri olan bölgenin, güya daha önce yerleşimi, kendine ait değerleri, kimliği ve hafızası olmayan, sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik etkileşim ve üretimden bağımsız düşünülebilecekmiş gibi hızlı düzenlemeler ve müdahalelerle şehir ve bölge planlama bilimi ve unsurları göz ardı edilerek planlanamayacağı açıktır.

İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Daire Başkanlığı olarak davetimiz, Kahramanmaraş-Gaziantep depremlerinden etkilenen bölgedeki tüm kırsal-kentsel yerleşimlerin ve yeni yerleşimlerin sosyal ve mekansal adalet, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik ve adil yönetişim unsurları ışığında planlanmasıdır. Bölgede çevresel riskler ve yeni afetler oluşmaması için vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili idarelerin yer alacağı katılımcı ve şeffaf bir süreçte bilimsel prosedürlerin gözetilmesi gerektiğini kamuoyu ve ilgili idarelerle paylaşırız, farklı disiplinlerin yetkinliklerine ve mesleki etik değerlerine göre yer aldığı bir kurguda.
İTÜ Mimarlık Fakültesi

Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyeleri
prof. Dr. Handan Türkoğlu
prof. Dr. Tüzün Baycan
prof. Dr. Ferhan Seyahat
prof. Dr. Funda yirmibeşoğlu
prof. Dr. Sence Türkçe
prof. Dr.Fatih Terzi
prof. Dr. Aliye Ahu Akgün
prof. Dr. Kerem Koramaz
prof. Dr. Hatice Ayataç
prof. Elif Alkay
Doç. Dr. Engin Eyüboğlu
Doç. Dr. Ebru Kerimoğlu
Doç. Dr. Özhan Ertekin
Doç. Dr Seda Kundak
Doç. Dr. Zeynep Günay
Doç. Dr. Eda Beyazıt İnce
Doç. Mehmet Ali Yüzen Dr.
Doç. Dr. Kerem Yavuz Arslanlı
Doç. Dr. Rose Demet Oruç
Doç. Başak Demireş Özkul
Doç. Dr. Eda Yücesoy
Dr. Öğretim Üyesi Eren Kürkçüoğlu
Dr. İmaj Akçakaya Waite
Öğretim Görevlisi Bkz. Aysu Uzsayılır Siyah
Res. Görmek. Kalkanı
Res. Görmek. Ebru Satıldı
Res. Görmek. Burak Belli
Res. Görmek. Pınar Gökçe
Res. Görmek. Begüm Eser
Res. Görmek. Ezgi Karataş
Res. Görmek. Mehmet Ronael
Res. Görmek. Serim Dinç
Res. Görmek. isra hatipoğlu
Res. Görmek. Cansu Çiçek
Res. Görmek. Bersu Aktaş
Res. Görmek. Gamze Mestan
Res. Görmek. Şebnem Çebi
Res. Görmek. Ali Yılmaz
Res. Görmek. Asude Bolat
Res. Görmek. Burcu Yaslak
Res. Görmek. Büşra İnanç Güney
Res. Görmek. Halime Gözyaya
Res. Görmek. Hasret Doruk Türel
Res. Görmek. Volkan Er

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu